Vatanın topraklarını satmak yetmez, vatandaşlığı da satmak lazım demişler ve satmışlar!
Göç idaresi Türkiye’deki Suriyeli sayısı için 3,5 milyon diyormuş. Biz bu açıklanan sayıları biliyoruz. Örneğin Tuik de enflasyon için %61,14 diyor. 😊
Devlet kurumlarının rakamlarına bakarken nasıl değerlendirmemiz gerektiğini hepimiz öğrendik. Bahse konu olan rakamın duruma göre 2 yada 3 kat fazlasını yada eksiğini düşünmelisiniz.
Tuik tarafından %61 açıklanan enflasyon bağımsız kuruluşlar tarafından %143 açıklandığına göre, 3,5 milyon denilen Suriyeli sayısı aynı orantı ile 8,2 milyon olabilir mi?
Olabilir mi diye sormak abes, kesin olmuştur. Hatta eksiği yok fazlası vardır.
Devlet kademelerinden yapılan açıklamalara göre son yedi yılda asayiş sorunları sebebiyle 19 bin 336 Suriyeli sınır dışı edilmiş. Aynı kaynaktan verilen bilgiye göre eşine az rastlanan bir yoğunlukta kitlesel göçe maruz kalan Türkiye bu dönemde attığı adımlarla süreci sosyal, ekonomik ve güvenlik noktasında herhangi bir zafiyete mahal vermeden yönetebilmiş.
Sizce de yönetebilmiş midir?
Başka bir bakanın açıklaması vardı ya, Türk Lirası gelebileceği en dip noktadadır, bundan sonra korkulacak bir şey yok.
İşte bu açıklamada ona benziyor. Bu kadar Suriyeliden daha fazlasının gelme şansı yok, çünkü Suriye de bile bu kadar Suriyeli kalmamıştır artık… 🤣🤣🤣
Bu Suriyelilerin Türkiye’den gitmeleri için göç idaresinin rakamlarıyla 3,5 milyon, gerçek rakamlarla herhalde 8 milyon civarı tecavüz, gasp ve adam öldürme olayı gerçekleştirmelerinin ardından onları da sınır dışı edeceğiz. Bu arada tavşandan bile hızlı üremeye devam ettikleri için bu da çok kolay olmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk genel nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır.
Ülkenin nüfusu 13.464.564’ tür.
Osmanlı Devleti’nde 14 Mart 1914 verilerine göre 14 Nisan 1919’da yapılan tahmine göre Misak-ı Milli sınırları içinde kalan nüfus 14.118.968’dir.
Yani yaşanan savaş döneminde ülke nüfusu yaklaşık on yılda hiç artmamış aksine bir miktar azalmıştır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önceliği vatan toprakları ve bayraklarıydı. Vatanlarını kurtarmak için gözlerini bile kırpmadan milyonlarca insanımız şehit olmuştur. Ülke de okullar mezun vermemiş, öksüz, yetim ve dullar diyarı olmuştur…
Suriyelilere geldiğimiz de ise savaş, kaçış dinlemeyip çoğalmaya devam ettiler. Vatan anlayışları yok, bayrak hiç yok ama yine de arkalarına bakmadan kaçtıkları o topraklara tatil yapmak için gitmeyi de ihmal etmiyorlar.
Türk halkının vergileri ile yiyecek, okuyacak ve barınacaklar. Ama bu ülkeye veya insanına hiç saygı duymayacaklar. Olmaz diyeceksiniz ama oluyor.
İşsizlik rakamları açıklanıyor. Tuik genç işsizliğini %22 açıklıyor, yani siz asıl rakamı anladınız.
İnsanlar yiyecek yemek bulamıyor. Aş yok, iş yok ama süreç çok iyi yönetilmiş.
Vallaha ağam eğlenir bizimle…
Suriyelisi, Afgan’ı, Özbek veya Türkmen’i sigortasız çalışırken göz ardı ediliyor. Bunlar zaten devlet yardımları da aldıkları için işveren tarafından asgari ücret altı rakamlar ödeniyor. Ayrıca sigorta parası da cepte kaldığı için bir Türk vatandaşı yerine iki yabancı çalıştıran işverende, buna göz yumanda ülkeye ve vatandaşına ihanet ediyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre ki bu verileri de bizden alıyorlar ve ne hallere düştüler siz düşünün, Türkiye yaklaşık 183 bin Afgan sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. 300 bin Afgan ise kalıcı olarak Türkiye’ye yerleşmiş durumda.
Yani iyi yaklaşımla 500.000 Afganlı Türkiye’de ama elek gibi sınırlara bakınca büyük bir olasılıkla yine bunun da üç katı Türkiye’nin içinde geziyordur.
Gelen Afganların neredeyse tamamı genç erkeklerden oluşuyor. Bu net olarak ülkelerinde yıllarca savaş içinde yaşamış genç 1,5 milyonluk neyi düğü belirsiz savaş artığı insanlar demektir ki tüm halkımız için tehdit oluşturmaktadır. Bu eğitimsiz erkek güruhu tecavüz, cinayet ve benzeri bir çok suça karışmıştır.
Sınırlarımızdan terör örgütü hiçbir şekilde sızamaz derken 1,5 milyon Afganların nasıl geçtiğini birilerinin anlatabiliyor olması da gerekir tabii ki ama beklentilerimizi yüksek tutmak hata olur.
Şimdi Suriyelisine, Afganlısına ve 250 bin doları veren herkese Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı verilmektedir. Bizim ülkemizin vatandaşlığı bu kadar ucuz mudur sorusu yanlıştır. Asıl soru bizim ülkemizin vatandaşlığı satılık mıdır?
Kendi insanının boğazındaki lokmadan keserek, biz bu işe 90 milyar dolar harcadık diye hava atanlar 250 bin 250 bin toplayacaklarını mı düşünüyorlar. Ekonomi bilen olmak da böyle bir şey olsa gerek…
Bu toprakları vatan yapmak, bu vatanı ayakta tutmak için kanlarını akıtıp, canlarını veren gazilerimize, şehitlerimize ve onların bize emanet olan çocuklarına nasıl anlatacaksınız? Ülkelerinden arkalarına bakmadan kaçan hırsız, uğursuz, katil ve tecavüzcüyü vatandaş mı yapacaksınız? Belki de ülkeden ayrılmadan yağmaladıklarını öldürüp, o zavallıların el koydukları paralarıyla burada vatandaşlık almalarına göz mü yumacaksınız?
Sonuç olarak onlara da bizim gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diyecekseniz. Bunu söyleyerek sadece bu milleti aşağılamakla kalmaz, vatanı da yalnız topraklarıyla değil tüm şanlı geçmişiyle satmış olursunuz…
Şimdi üç beş tane zirzop çıkıp başka ülkelerde vatandaşlık veriyor diyebilir. O başka ülke dedikleriniz genç nüfus sıkıntısı çeken, topraklarında vatandaştan daha fazla çalışacak adam arayan ülkeler.
Her gün genç nüfusu ile övünen bu ülkenin, ne halt olduğu belli olmayan Araplara bütün parasını harcayıp, gençlerini işsiz, aşsız ve geleceksiz bırakması sadece planlı yapılabilecek bir harekettir.
Türk Milleti için vatan, karnını doyurduğu bir toprak parçası değil, atalarından kendine miras kalmış mukaddes bir yadigar, ecdadının şehit kanı pahasına korunabilmiş kutlu bir varlık, toprak altındaki ve üstündeki tarihi zenginliklerini, Türk kültür ürünlerini sinesinde saklayan bir hazinedir şeklinde tanımlanırken bugün talep çok olduğu için yeni fiyatıyla 400 bin dolarlık önemsiz bir yer haline getirilmiştir.
Yetmez ama evet dediğiniz günden beri yetmez kesinlikle yetmez, her şeyi satacağız dediler ve sattılar.
Çıkarın cüzdanınızdan ve bugüne kadar övünerek taşıdığınız Türkiye Cumhuriyeti kimliğinize bir bakın, ardından bir de etrafınıza bakın….
Ya gururla taşımaya devam edeceksiniz ya da söyledikleri gibi çekip gideceksiniz!..